Toplumların sevk ve idarelerini yapmak günlük yaşam içerisinde sağlık, huzur, ticaret, beşeri ilişki vb anayasal haklarda ebetteki tüm toplumun uyması gereken kanun ve kurallar olmalıdır. Bu kanun ve kurallar insan yaşamının kültürel, düşünsel ve hukuksal manada yaşamını ayırt edici olmadan bütünleştirici ve birleştirici olmak şartıyla olmalıdır.
Bir halk düşünün o halkın kültür mirasına ana diline kendi inançlarına gayri mugayir bir şekilde yaşamak zorunda kaldığı (nerede yaşayacağı kişinin kendi elinde değildir) Ülkede yaşamını idame ettirecek diline, örfüne ve kültürüne kanunlar üstü yetki ile yasak getirmek, engel olmak veya cebir şiddet kullanmak, o toplumu, o halkı veya kişiyi kendine bağlamaktan öte kendinle bütünleştirmekten legal anlamda beraber olmak yerine illegal yalnızlığa itersiniz.
Son günlerde ülkemizde çok sayıda ölüm vakalarının olduğu illegal (merdiven altı) denetimsiz ve kontrolsüz maske ve etilalkolün piyasaya sürülerek denetim dışı alkol ve sözüm ona sağlık için maske piyasada en vai türlü yer almaktadır. Bunların sonucu olarak belki şu ana kadar maskelerden kaynaklı ölüm vakaları kamuoyuna yansımamıştır. Ancak laboratuvar deneyleri sonucunda merdiven altı maskelerin korumaktan daha çok öldürmeye yönelik olduğunu gözlemleyebiliriz. Bunun gibi yine denetim dışına çıkartılan yasak emrivakisiyle etil alkolün merdiven altına inmesi denetim dışına çıkması anlamına geldiğinden ve dolayısıyla sözüm ona dindar bir nesil dindar bir toplum yetiştirmek amacıyla alkolü yasaklamanın illegal alkol yönetimine sebebiyet verdiği aleni ve aşikârdır.
Yine son günlerde yerel mahkemelerin vermiş oldukları kararlara karşı üst derece mahkemelerinin denetimine (onayına) mugayir olan kararlar üst derece mahkemesince olumsuz karar verilmesine rağmen yerel mahkemelerce bunun afaki bir şekilde uygulanmaması “üst derece mahkemesine ben seni tanımıyorum sen illegalsin” demektir. Bunun sonucu olarak da yarıda gece ayrı gündüz ayrı kararların oluşması yani legal ve illegal yollara meyil edilmektedir.
30 yıllık meslek hayatım süresince edindiğim bilgi ve tecrübeler toplumların kaynaştırılması birleştirilmesi ve hoşgörünün hakimiyet sağlanabilmesi için yasaklarla değil kabullerle olduğu yönündedir. Toplumları olduğu gibi kabul etmek demek ne kendini ne onları dönüştürmek değildir. Zaten dönüştürmekte mümkün değildir. Ama her yasağın alternatif illegal yaşamdır.
Günümüz Türkiye’sinde mevcut kanunlar olmasına rağmen tepeden inme yasaklarla bu illegalite sanki özellikle pohpohlanmaktadır. Ülkede dili inancı ırkı ne olursa olsun herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Anayasal düzenlemesi bunu gerektirir. Ama sen kalkıp ta anayasaya işgal edercesine illegal dönüşüm sağlarsan sonucu da illegal olacaktır.
Dilleri yasaklamak, alkolü yasaklamak ve inancı yasaklamak bunların ortadan kaldırılacağı anlamına gelmez. Daha çok illegal olmalarını sağlar. Hele hele hukukun üstünlüğü ilkesini çiğneyerek kendine münhasır despot bir anlayışla yasaklar getirmek tanımamakta karşı tanımamayı beraberinde sürükler.
Bu nedenle keyfi yasaklar yerine toplumsal ve bilinçli kabuller ile kanunlar yapmak daha elzemdir yasaksız huzur dolu sağlıklı yaşama umudu ile aşk ile…