Bugün dünyaya baktığımızda İnsanlar ahlaktan yoksun kıskançlık, çekememezlik, karşısındakini yenme, kötüleme ve Nefret duyguları içerisine girmiş bir toplum olmuş. Aynı duygular devletler içinde geçerli olmuş. Hayatımızın en önemli prensibi, Hiç kimseye hiç bir şekilde ADALETSİZ davranmamak olmalıdır.
Bugün tüm dünyada, Bir tarafta savaşlar, Açlık yoksulluk gözyaşı, diğer taraftan zenginlik, makam mevki ve siyaset mücadelesi veren insanlar, birde insanlık mücadelesi verebilse, Adaletle ile Zulüm bir yerde durmaz. Yasa insanların kalplerinde yazılıdır. İyi ahlak için iyi yasalar gereklidir. Yasalar da iyi ahlak olmadan korunamaz. Yasama güçsüzleşince, Ahlak dejenere olur.
“Türkiye’de yaşayan insanlar da; neler yaşadıklarının ve nasıl yaşadıklarının farkına varabilmek için, yurt dışında yaşayan ve ne halde olduklarını tüm pencerelerden bakarak ve yorumlayarak bulunduğu durumumun değerlendirmesi daha iyi yapabilir.
Dünya ve Türkiye üzerine değişik hesapları olan mihrakların kontrolündeki- yayın organlarında çıkan haber ve yorumları referans alarak değil gerçekten dünya insanları özerinde kimlerin projeleri olduğunu doğru deşifre etmemiz gerekmektedir.
Türkiye ekonomisinin iyi duruma gelmesi ve kalkınması için çaba gösterilmesi zorda olan esnaf ve geçim derdinde olan insanlar için birlikte emek verilmesi gerekirken yerli ve yabancı düşmanlar ittifak halinde ekonomimizin gittikçe kötüye doğru gittiği, yakın bir gelecekte Türkiye’nin ekonomik açıdan tepetaklak olacağı şeklinde söylemlerle insanların aklını karıştırmaktan başka bir şey değil bundan medet umuyorlar, Bu düşünce halka bir fayda getirmez
Adamın biri yolda yürürken yanından zenginin biri geçer onun ayakkabısına bakar, Birde kendi ayakkabısına bakar, benimkimde hayat mı yani ? Adam kaliteli ve marka giyiniyor ben ise ucuz kalitesiz ve yırtık ayakkabı giyiyorum diyerek adamın ayakkabısına hayatına özenir ve hayatından şikayet etmeye başlar, Yolda mırıldanarak yürürken kaldırımda oturan iki ayağı olmayan ve ekmek parası için bir şeyler satan adamı görünce durur ve Ben ki az önce ayakkabı beğenmiyordum başkasının ayakkabısına özeniyordum, Oysa bu adam ayakkabı değil ayakları olmamasına rağmen şikayet etmiyor Allaha şükrederek evine ekmek götürmek için çaba gösteriyor diyerek tövbe etmeye başlar.
Meselenin özü şu: tıpkı aktardığımız hikâyede olduğu gibi; bizim de oturup halimize ağlamamız ve çokça şükretmemiz gerekiyor en önemlisi empati yapabilmek.
Oysa hepimiz bu ülkede yaşıyoruz ve yaşadıklarımız konusunda da yeteri kadar fikir sahibiyiz. Gün geçtikçe daha iyiye doğru gitmemiz dileğiyle…
Mutlu, Huzurlu olmak için bizler serveti, malı, mülkü, Makam ve mevkisi bizden üstün olanı değil, durumu Bizden düşük olan fakir yoksul ve hastaları düşünerek halımıza şükretmemiz lazım diye düşünüyorum. Mevki, makam, mal, para için bu kadar hesap yapan bizler acaba ölüm için ne hesap yapıyoruz. Olur ya kapı ansızın çalınabilir, demedi demeyin.