DOBRA DOBRA
Siz değerli Urfalılar; sizin engin görüşleriniz küllenmiş Şanlıurfa sevgisi gençlik heyecanına vesile oldu…. Nerden icap etti.???
Şanlıurfa Valimiz Urfa ile Urfalı ile bütünleşmiş tek vücut olmuş biri olarak her mecliste bahse konuydu. Ancak Sayın Valimizin geçmişini ,ailesini ve kendisini çok yakından bilmeme rağmen ziyaret etmemiştim.... Bir teşekkür ziyareti için gitme fırsatı buldum. Uzun hikaye ama kısa bir görüşme oldu... Urfa insanının mihenk taşı olduğunu orada fark ettim. Hz Mevlana şöyle der: “Gerek yok her sözü laf ile beyana beyana bir bakış bin söz eder bakıştan anlayana”
Biz gazeteciler bazen dokuz soruya bir cevap alırız, bazen dokuz cevap alıp bir soru sorarız. Sayın Valime öncelikle teşekkür ettim, sonra da şunu arz ettim:
“Sayın Valim ben sahadan çekilmiştim. Hilafım dışında hemşerilerim tekrar yazı yazmamı istedi, emirlerine uydum. Şimdi sehrimin Ummel Eminin memleketin her sorununa emrinizdeyim. Ancak birçok değerli Vali ile çalıştım. Sayın Valimizde bu farkı gördüm “acıyı herkes aynı açıdan görür ama acıyı çekenden dinlerken aynı acıyı yaşar. Yaşamış gibi dinler ve anlayıp çare arar. Bilinç algısı kuvvetli mesai arkadaşlarıyla kenetlenmiş hepsi bir takım heyecanda. Çay hizmetini görenden korumalara kadar devlet aklı devlet ahlakı, insan sevgisi hizmet aşkı. Bunlar bana göre ünlü alim Muhammed İkbalin bir sözünü hatırlatıyor; “insanı seveni seviyoruz çünkü insanı seven Allah’a hizmet ediyor Allah’ı seviyor demektir”
Değerli hemşerilerimi sabırla dinleyip dileklerinde, mergup paşa misali değil, çare arayıp en derinine kadar yolculamasına dikkat ediyor…. Kadir şinas Urfalılar onun için Sayın Valimle Urfa özleşmesine buyurmuşlar. ‘’Şeyh uçmaz müritleri uçurur’’ derler. Ziyarete gelenlerin ekserisi dikkatimi çekti. Münferit (şahsi meseleler) lojistik destek arıyorlar çaresizlikle gelenler terapi olup rahat huzurla mutlu olarak geri dönüyorlar en önemli olan itaye ( idare amiri ) amiri olarak valilik mahiyetinden olan kamu kurum ve kuruluşlarla alakalı herhangi bir olumsuzlukla alakalı gelmemeleri buda sayın valimin gerek devlet aklı gerek meslek aşkı gerek memleket aşkı sosyal motivasyon ve ikna motivasyonları mı bilmiyorum!!!
Allah vergisi mi, orijinal adam olmak!!!! Ben çok programlarla teknokrat siyasi liderlerle çalıştım. Rahmetli Korkut Özal beyle 6 yıl komşuluk yaptım. Bürokrasinin idare amirlerinin yükümlülüklerinin ağır ve zor olduğunu zaman zaman kişi üzerinde stres ve gerginlikler yaşadığına tanık oldum. Ancak sayın valimde bunların hiçbirini gözlemlemedim. Mehmet Akif Ersoy’un dörtlüğünden bir mısrasını dile getirmek istiyorum:
’Farzedilsin ki yüreklerden çekilmiş havfu yazadanın
Ne irfanım kalır tesiri katiyen ne vicdanın…’’
Herhalde havfu yazadandan dolayı bu kadar sabırlı sakin mevzuya ve mevzuata hakim bir tavırla sevgili hemşerilerime hizmet ediyor.
Bu kadim şehrin insanlarının kendisini kabul etmesi bir vali gibi değil, bir abi gibi tanıması normal mi, değil mi, Bilmiyorum!!! Ama bazen devletin atadığı milletin seçtiği şehril eminlerden daha çok milletle kucaklaşan dertlerini paylaşan çare arayan…; Eğer buna devlet aklı, devlet ahlakı denirse bu bir sosyolojik vakadır. Hatta üniversitelerde test olması lazım bu ülke bu şehir çok insanların kapıda azarlandığını gördüm. Onun için diyorum: ‘’test olması lazım’’.
Seçilmişler şehril eminler sandık hesapları olmadığı oy endişesi olmadığı arkalarında tescillenmiş bir dünya gideri Recep Tayyip Erdoğan olduğu için halka pek ihtiyaç duymuyorlar. Ancak insanlarda Sayın Recep Erdoğan’da' da bir sabır sınırı vardır. Halkın gönlüne dokunmayan siyasetçileri Vallahi Billahi bundan sonra halkın gönlüne kalbine dokunmayan siyasetçileri Afrika’ya altın elmas madeni aramaya gönderir size açık söylüyorum. Bunlar Vallah’ta Billah’ta altını elması bulurlarsa çöpe atarlar. Otantik taşları sarı madenlerinde bize altın diye getirirler. Bunlar hiç bu şehirde Cavsak Deresinde su içtiler mi? Şimdi size bir mesele anlatmak istiyorum:
Padişahın biri vezire derki; bana bir adam getirin Hz Hızır’la beni karşılaştırsın, bütün ihtiyaçlarını karşılayacağım. Bir adam bulup getirirler 45 günde Hz Hızır’la padişahı karşılaştırarak çaresiz yoksul evde çoluk çocuğu aç kalan bir insan ben yaparım diyor. Zaten olmasa idam olurum. Çoluk çocuğum 45 gün hayatını yaşasın der ve gidip padişaha taahhüt ediyor. 46. Gün adam gelmiyor. Ferman ilan edip götürüyorlar. Padişah 3 vezirini sorguya alıyor:
1. Vezire soruyor bunu ne yapmalıyız? Anlatıyor:
Padişahım bunu kafasını kulağını ayağını her yerini kesip parçalara ayıralım. Bütün şehre dağıtalım insanlara diyelim ki padişaha yalan söyledi ve bu hale geldi. Bundan sonra kimse yalan söylemesin….
2. Vezire sorar, ne yapmalıyız???
Padişahım bunun kolunu bacağını kafasını keselim. Karnını açalım içine koyalım sonra dikelim. Bu ortaya bırakalım. Diyelim ki padişaha yalan söyleyenin akıbeti budur..
3. Vezire sorar. ne yapmalıyız???
Padişahım isterseniz bunu affedelim. Fakir kimsesiz yoksul çoluk çocuğu aç perişan. Onun çocuklarını doyurmak için kendi kellesini ortaya koymuş. Bunun için affedelim gitsin.
Padişah vezirleri alır karşısına:
1. Vezire sorar: Senin babanın mesleği ne? Vezirin cevabı babamın mesleği kasap
2. Vezire sorar: Senin babanın mesleği ne?? Yorgancı der.
3. Vezire sorar: Babanın mesleği ne ??? Sizden önceki padişahın veziriydi
Padişah vezirler den almış olduğu cevaplar karşısında düşünür ve ağzından şu sözler dökülür: İnsanoğlu kendi aslına benzediğini ve asaletini o çizgide devam ettiğine dikkat çekerek çocukları için kendini feda eden fakir gariban adamı affettiğini söyler.
Buradan çıkarılan sonuç; Sayın Valimin şahsında mesai arkadaşlarında beraber çalıştığı kurumlarda bu feraset Türk devlet aklının vatanperver kurum amirlerinin kadir şinas Urfalıların kucaklaşmasını ve bu kadim şehir için bir şans mı, bir ilahi vergi mi, böylesine bir devlet erkiyle çalışması!!!!
Gerçekleştirmiş olduğum 5 dakikalık ziyaretim de çıkardığım sonuç karşısında Valimize naçizane bir teklifimi sunmak istiyorum: ‘’Sayın Valimiz ile birlikte siyaset üstü bir röportaj hatta kabul buyurursa bir canlı yayın programı organize etmek istiyorum’’. Fakat tamamen bu bir sosyolojik vaka toplumsal bir devletle milletin kucaklaşması anlamındadır. Sosyolojik bir vakadır.
Ankara’da 15 Temmuzdan sonra ‘’Tandoğan’’ semtinin ‘’Anadolu’’ diye geçmesi hesabı ile o günün valisi Mustafa Tandoğan kendisini dinlemek için bekleyen binlerce insana konuştuğunu köşem de yazmak istemiyorum. Bunun içindir ki bu isim değişmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin İç işleri Bakanlığı’nın yukarıda bahsettiğim ve benim tespitim sosyolojik bir vaka olarak nitelendirdiğim devletle milletin kucaklaşması gereken bir konudur. Ancak bunu geniş bir programda açarız.
Sayın Valimden randevu talebi bekliyoruz.