Ülkemizde halen darbeleri, siyasi partilerin kapatılmasını konuşuyorsak, demokrasi anlayışımızı da yeniden sil baştan tartışmamız gerekir. Devletimizin birlik ve bölünmez bütünlüğüne yönelik her türlü terör eylemleri, terör destekçileri yasalarda belirtilen hukuk çerçevesinde en ağır şekilde elbette cezalandırılmalıdır. Siyasi Partilerin işleyişindeki olumsuzluklarda, Mecliste temsil hakları olsa bile, yine yaptırımlara kısıtlamalara gidilebilir, devletin tanıdığı imtiyazlar geri çekilebilir. Parti yöneticilerinin parti tüzüğüne, devletin bekâsına aykırı hareketlerinde davranışlarında ise yine devletin mahkemeleri Cumhuriyet savcıları devreye girerek yasadaki hukuk kurallarını uygulamaları gerekir. Bir partide ister milletvekili olsun isterse de üye olsun hiç kimsede bu ülkenin kutsallarına, bölünmez bütünlüğüne aykırı davranışlarda bulunamazlar. Terör eylemlerini terör örgütlerini destekleyecek beyanlarda bulunamazlar. Bunlara teşebbüs ettiği anlarda da cezalarını mutlaka çekmelidirler.
Demokrasinin temelinde, bireylerin seçme ve seçilme haklarına sahip olma, adalet ilkelerinden eşit olarak yararlanma hakları mevcuttur. Bu ülkede yaşayan herkesin bu bilinçle demokrasi anlayışına katkı sunması gerekir.
Çeşitli kesimlerin fikir ve hürriyet inancına anlayışına göre ülkemizde yüzlerce siyasi parti oluşum, dernek kurulmuştur. Kurulma aşamasında kuruluş amaçları (tüzükleri) incelendikten sonra onay alınıp kuruluş aşamasına geçmişlerdir.
İncelenip onaylanan bir kuruluşta (partide) sonradan işlenen suçların cezalarında o işletmeyi sürdüren bireye şahsa kesilmesi daha mantıklı ve doğru bir karar olması gerekmez mi?
Mağdur ve masum rollerinin işlenmemesi için, hedeflerin saptırılmaması için, algılar üretilmemesi için, partiler kapatılmamalıdır.
Ya da şöyle düşünürsek; cezayı işlemler uygulanırken, eve giren hırsız, evden eşya çalan hırsız cezalandırılmalıdır. Hırsız yerine, hırsızın girdiği, girip soyduğu ev açık diye cezalandırılmamalıdır. Evi o çatıyı kapatmaya çalışırsanız, zihinlerdeki bulanıklığı kafalardaki soruları bitiremezsiniz. O evin, o çatının tehlikeli bir yer olduğunu, metruk bir yapı olduğunu zaman içerisinde oraya meyilli olan sempati duyan halkın, toplumun kararı, kapatmalardan çok çok daha etkili olacaktır.
O yüzden,
Partileri kapatmak çözüm değildir.
Partiler kapatıldığı sürece, bu güne kadar gelinen noktadaki demokrasi anlayışımızdaki gelişmeler, kazanımlar, her kesimce kabul edilen ortak paydalar yeniden kaybolup gidecektir. Geriye dönük yargılamalar bitmeyecektir.
Ve yine en başlara dönmek istemiyorsak,
Adalet terazisinde
Kapıları açık tutarak
Suçu, suçluyu tespit ederek, cezayı kesmek, içteki algı operasyonlularının ve art niyetlilerinin, dışta ise elini ovuşturarak bekleyenlerin, bölücü fırsatçı planlayıcılarının oyunları ebetteki bozulacaktır.
Demokrasimizin sonsuza kadar uzun ömürlü sağlıklı olmasını istiyorsak, yasaklarla, parti kapatmalarıyla, karanlık darbelerle soluğunu nefesini kesmemiz gerekir.
Unutmayalım;
Dün belki bize, yarında belki geleceğimiz olan çocuklarımıza her zaman, her yerde lazım olan demokratik haklar ve adalet, tıpkı nefes gibi her kesin soluyacağı muhtaç olduğu bir kavramdır.
Demokrasi her bireye, her kuruma nerde ne zaman lazım olacağı bilinmesi gereken bir derman bir ilaçtır.