Geçmiş dönemlerdeki yaşam standartları ve bu standartlardan günümüz dönemine geçiş ve beklentilerden umutlar (..! ) .
Ülkemiz geneli olarak geçmiş yıllara baktığımızda, halkın tamamının beklentisi daha güzel, daha huzurlu ve daha müreffeh bir ülkede yaşama duygusu,
Peki, bu talep ve duygularda beklentiler cevaplana bildi mi? yoksa, yine gelecek yıllara daha birikerek mi aktarıldı..!
Geçen onlu yılların ekonomik, sosyal, kültürel, işsizlik, kazanç, güvenlik ve yarına umutla bakma beklentilerini irdelediğimizde, elbette ki çok da aman aman güzel şeyler söylemek mümkün değil. Yine ekonomik sıkıntılar, yine işsizlik, yine sosyal çalkantılar ve tabikii yine kötü yaşamlarda kurtulma umudunu yarınlara aktarma, ( zaten yaptığımız başka ne oldu..! )
Son 20 yıllık süreç dikkate alındığında, ekonomi en az 100, Sosyal yaşam en az70,İşsizlik80,Guvensizlik500,Huzur60, dış itibar80, Sağlık, Yatırım, Üretim, Eğitim, Adalet ve daha bir çokları 90 lar oranında gerilemiş ve halkta, mecliste, vekillerde ve kişisel anlayışlar da aynı etki hakim olmasına rağmen, Bukalemunluk, iki yüzlülük, sahtekarlık, yalan söylemek, yalakalık, ve hele İnançları kişisel menfaatler için kullanma ve dolayısı ile sadakat, saygı ve inançlarda olumsuzluk 95 azalma ve inanmadığı halde inanıyor- muş gibi yapma hemen hemen 60 ları geçmiş durumdadır.
Bir ülkede, eğitim, adalet ve ekonomiye güven kalmadığı anda o ülke de huzuru, iç barışı ve dış güveni oturtmak artık hayalden öteye gidemez ve bu vesile ile yetkililer ( adı ne olursa olsun ) ne söylerse söylesinler, hiç bir kişiye, kuruma karşı güven kalmamış demektir.
Kişisel veriler, üç yıl öncesine göre alım gücü, üretim, eğitim, sağlık ve itibar daha çok yerlerde ise bu tamamen dünün değil mevcutların mevcutsuzluğunun eseridir.
Bu nedenle, gelecek kaygısı, iradesizlik, sağlık, devletin öz varlığını sorgulama, milli gelir ve toplumsal adalet ve devletin vatandaşına bakış açısının, vatandaştan devletine (idarecilerine) dönüşümü de aynı oranda olur. Tabi bunun en temel kuralı da Sorgulama, iradesine hakimiyet ve okumaktan geçer, balık hafızalı olmak, insan olmaktan çok uzak olup, sadece Güdülen sabana koşulan ve boyunduruk vurulmuş hayvanlara özgüdür.
Bizler hayvan ( ...! ) Olmak değil insan olmak istiyorsak hafızalarımızı güncellemeli, okumalı, sorgulamalı ve konuşmaktan imtina etmemeliyiz..
Bu vesile ile, geçmişin karanlığını zulmünün, basiretsizliğinin ve dışlanmışlığının bertaraf edilebileceği bir yıl olması dileğimle. Dünü unutmadan yarına umut taşıyarak nice yıllara diyorum ,aşk ile...