Arkeolojik bulgulara göre Urfa, dünyanın en eski kenti, insanlık tarihinin başlangıcı, tüm insanlığın ortak ata yurdudur. İl genelinde ortaya çıkan her arkeolojik bulguda tarihin yeniden yazılmasına vesile olup Urfa, tarihe kaynaklık eden şehirdir.
Birçok ilkin Urfa'da başladığı bilimsel olarak kanıtlamıştır. Balıklıgöl'ün yanı başındaki arkeolojik kazılarda ortaya çıkan ve Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen "11.500 yıllık Dünyanın En Eski Heykeli"; şehir merkezine 17 km mesafedeki, yüzyılımızın en önemli arkeolojik keşfi olarak tanımlanan "11 500 yıllık Dünyanın En Eski Tapınağı"; ilk buğday ve mercimeğin vatanı, figürlerin taşa kazınıp daha sonra tuvale aktarılması ile bir sanat dalı haline gelen resim ve mimarlık tarihinin başlangıcı, dünyada ilk defa hayvanların evcilleştirildiği yer olarak kabul edilen Göbeklitepe ve Göbeklitepe ile aynı döneme ait keşfedilmeyi bekleyen birçok sit alanı, başka örneği olmayan, sadece Urfa'ya ait özgün arkeolojik varlıklardır.
Tespit edilen taşınmaz kültür varlıkları kapsamındaki eser sayısı ile Türkiye'nin ilk üç-dört şehri arasında gösterilen Urfa, "dünyada en çok arkeolojik kazı yapılması gereken yer" niteliğini hala korumaktadır. Urfa taşı ile yapılmış han, hamam, çeşme, cami, minare, kilise, manastır, konak ev, sokak, kabaltılarda özgün geleneksel mimaride, taş süsleme sanatının en güzel örneklerinin uygulandığı Urfa, adeta açık hava müzesidir. Bu özelliğinden dolayıdır ki "Müze Şehir Urfa" olarak da anılır.
Urfa, ilkel dinlerden, çok tanrılı ve tek tanrılı dinlere ait inançların ve bu inançlarla bağlantılı kültürlerin yüzyıllarca yoğrulduğu, kaynaştığı tarihi bir kent olarak kültür ve inanç turizminde birçok peygamberi bağrından çıkarmış; birçok peygamberin uğrak yeri olmuş ve ev sahipliği yapmış, dünyanın en önemli şehirlerinden biridir. Urfa, enbiyası, evliyası, ereni, ermişi ile gönül sultanlarının mekânıdır. Urfa, Dergah Caminde asırlardır yapılan zikir ile önemli bir merkezdir.
Yazılı ve sözlü kaynaklardan aktarılan bilgilere göre Hz. Adem, eşi Hz. Havva ile birlikte hayatının bir evresinde gelip bu bölgede yerleşmiş ve ilk buğdayı Harran ovasında ekerek çiftçilik tarihini buradan başlatmıştır. Bundan dolayı Urfa, buğdaygillerin ve baklagillerin gen merkezidir. Ünlü tarihçi Ebul Farac'a göre Urfa, Nûh tufanından sonra kurulan ilk şehirlerden biridir. Hazreti İbrahim Urfa'da doğmuş. İbrahim Peygamber'in oğlu İshak, baba vasiyetine istinaden Harran'a gelip evlenmiştir. Hz. Yakup, kardeşi İys'in gazabından kaçarak Harran'a gelmiş, Harran'da dayısı kızıyla evlenmiş ve 15 yıl kadar Harran'da çobanlık yapmış, oğlu Hz. Yusuf henüz iki yaşında iken ailesi ile Kenan eline göç etmiştir.
Museviler açısından Urfa, Hz. İbrahim, Hz.Yakup ve Hz. Musa'nın yaşadığı topraklar olması dolayısıyla Arz-ı Mevdut yani Hz. İbrahim'den dolayı vaat edilmiş topraklar içersinde kalan en önemli merkezlerden biridir. Hıristiyanlar açısından Urfa, Hz. İsa'nın kutsadığı bir şehirdir. En kıymetli emanet olan "Kutsal Mendil ve Kefen" Urfa'ya aittir. Bu kıymetli eser İtalya'nın Torino müzesinde "Urfa'ya ait Kutsal Kefen" adiyla sergilenmektedir.
Müslümanlar açısından Urfa, İbrahimî ve Eyyubî bir şehirdir. Hz. İbrahim'in soyundan olan Hz. Eyyub Şam diyarından gelerek Eyyubnebi Beldesi'ne yerleşmiş, bu bölgede sabrın sultanı olmuş, vefatının akabinde bu beldeye defnedilmiştir. Hz. Eyyub'u görmeye gelen Hz. Elyasa, onu göremeden vefat etmiş ve Eyyubnebi beldesine defnedilmiştir. Eyyub'un sabrını miras alan bu şehir, Şuayp Antik Şehri'yle, Mısır'da bir Kıpti'yi öldürüp kaçan Hz. Musa'nın sığınma yeri olmuştur. Hz. Musa, Şuayb peygamberin yanında kalarak çobanlık etmiş ve buradan Tur Dağına çıkmıştır. Hz. İsa bu şehri kutsamış, önem verdiği bu şehre havarilerinden Aday'ı göndererek, Hıristiyanlık'ın bu bölgede yayılmasını sağlamıştır. İnanç önderlerini bağrından çıkaran Urfa, peygamberlere izafe edilen makamları ile tarih boyunca "Peygamberler Şehri" veya "Peygamberler Diyarı" adıyla da anılmaktadır.
Urfa merkeze 44 km. mesafede olan ve son arkeolojik araştırmalarda MÖ.7000 yılına ait bulgular veren tarihi Harran şehri, üç semavi dinin de kabul ettiği Hz. İbrahim'in ata yurdudur. Harran, tarihi süreç içerisinde Mezopotamya'nın ve Önasya'nın en önemli Sin Tapınağı Elhulhul ile Babiller'e, Asurlular'a ve Emeviler'e başkentlik etmiştir. Höyüğü, üniversitesi, camisi, konik kümbet evleri, 3 katlı kalesi ve şehri çevreleyen içinde burçları ve gözetleme kuleleri olan yaklaşık 4 km.lik şehir suru ile geçmişten günümüze ayakta kalan en önemli kültür varlıklarıdır. Tarihi Harran şehri, bağrında taşıdığı kültür varlıklarının yanı sıra tarihte üstlendiği misyonu ile din, kültür, sanat, edebiyat, felsefe, astroloji gibi alanlarda önemli bir merkez olmuştur. Harran'da yetişen âlimlerin, eserleri ve çevirileri, Avrupa medeniyetinin oluşmasında önemli katkılar sağlamıştır. Bu bağlamda Harran, Mezopotamya'nın ve Anadolu'nun Endülüs'üdür. Atomun parçalanabileceği fikrini ilk defa fizikçi Cabir bin Hayyan Harran'da ortaya atmıştır. Cebir ilmi Harran'dan dünyaya yayılmıştır. Harran şehri, girişindeki Şeyh Hayat El-Harrani Türbesi, Hz. Yakub Kuyusu ve çıkışındaki İmam Bakır Türbesi ile var olan kültürel mirasa artı değerler katmaktadır. Bu yüzdendir ki Harran "Dünya Kültür Mirası"na girmesi gereken çok önemli bir kenttir. Güneş'i, Ay'ı ve yıldızları başınızın üstünde hissedebileceğiniz egzotik bir şehirdir.
Harran-Eyyubnebi Turizm yolu güzergâhı üzerindeki Hanel Barur Kervansarayı, Bazda Mağaraları, Çoban Mağaraları; Güneydoğu'nun Efes'i olarak tanımlanan ve ismini Şuayb peygamberden alan Şuayb Antik Şehri; yıldız, ay, güneş ve gezegenlere tapınmanın yaşandığı önemli bir kültür merkezi olan Soğmatar Antik Şehri, SoğmataAntik Şehri'ndeki Hz. Musa Kuyusu ve güzergâhın devamındaki Çimdin Kale, Kızlar Sarayı ile Hz. Eyyub peygamberi, eşi Hz. Rahme'yi ve Hz. Elyesa peygamberi bağrında saklayan Eyyub Nebi beldesi, Harran havzasının en önemli turistik yerlerdir.
Urfa, MS.2.yy. ile 5.yy arasında Yahudi, Hıristiyan, Müslüman ve Sabii âlimlerin ders verdiği Urfa Akademisi ve MS.6.yy. le 13.yy. arasında önemli bir ilim ve bilim merkezi olan Harran Okulu ile dünyaya nam salmıştır. Batı medeniyetinin oluşumunda Latince ve Süryanice'den Arapça'ya yaptığı çevirilerle önemli katkı sağlayan Harran, Süryani dili, yazısı ve edebiyatının doğduğu şehirdir. Sahip olduğu bu zengin kültür mirasından dolayı "Kültür Şehri Urfa" olarak da anılır.
Urfa merkezdeki Halil'ür-Rahman Gölü'nün yanı başındaki Edessa Kenti'nin tamamında erken Roma dönemine ait mağara mezarlar, bu mağaralarda kayaya oyulmuş Süryanice ve Grekçe yazılar, rölyef ve mozaikler bulunmaktadır. MÖ. 3400 yılına ait dünyanın en eski mozaiği Siverek ilçesine bağlı Hasek Höyük'te bulunmuş ve arkeoloji literatürüne girmiştir. Bundan dolayı mozaik tarihi de Urfa'dan başlar. Urfa il genelinde, bir müzeye sığmayacak kadar keşfedilmeyi bekleyen mozaik vardır. Bu antik kent sınırları içerisinde, halk türkülerimizde de adı geçen ortasından Daysan Deresi'nin geçtiği, Halil'ür-Rahman Gölü ve Urfa Kale'siyle buluşan Haleplibahçe'de, yapılan arkeolojik kazılarda on üç odalık bir saray, sarayın içindeki odaların tamamında taban mozaikleri, Daysan Deresi'ne nazır, karşılıklı yapılmış villalar, bu villaların tabanında taban mozaikleri ve hemen yanı başında da yerden ısıtmalı bir hamam ortaya çıkarıldı.. MS. 5.yy'a ait olduğu tahmin edilen Haleplibahçe mozaiklerinde yer alan dört amazon kraliçesinin av sahnesi mozaiği "Savaşçı Amazon Kraliçelerinin, Mozaiğe Resmedilmiş Dünyadaki İlk Örneğidir". Edessa Sarayı taban mozaiklerinde binanın koruyucu tanrısı KTICIC; Troya savaşının ölümsüz kahramanı Aşil; Aşili eğiten mitolojide at adam olarak bilinen KENTEOR KHİRİON; Aşil'in annesi deniz tanrıçası THETİS; Truva atı fikrini ortaya koyarak, Troya'nın fethedilmesini sağlayan efsanevi kahraman ODYESSEUS'un tasvirlerine yer verilmesi, 1 m2'sinde 5000 adet 1 ile 5 mm2 ebadında taş kullanılması, ince ve usta işçiliği, sanat özellikleri ve temalarıyla imparatorluk sanatına eşdeğer olarak görülen dünyanın en kıymetli mozaikleri olarak tanımlandı.
Hava Limanı ve Türkiye'nin en verimli toprağı ile Tarım ve Sanayi Şehri olan Urfa, Karacadağ Kayak Merkezi ile "Kış Turizmi", Karaali Kaplıcaları ile "Termal Turizmi", Karacadağ ve Tek Tek Dağları'ndaki özgün, zengin bitki örtüsü ve hayvanları ile "Doğa-Yayla ve Av Turizmi"; Atatürk Barajı ve Halfeti İlçesi ile "Su Sporları Turizmi", baraj suyunun tutulması dolayısıyla yeni oluşan ve oldukça geniş bir alanı kaplayan Fırat suyuyla buluşan sahil şeritleri ile "Göl ve Sahil Turizmi"; Urfa'ya özgü kelaynak, keklik ve güvercinleri ile "Ornitoloji Turizmi"; geleneksel el sanatları, mutfak zenginliği ve damak lezzeti, dünyaya nam salmış musiki ustaları, yaşanan ve yaşatılan otantik ve mistik yapısıyla "Kültür ve Folklor Turizmi" gibi turizm çeşitliliğinde önemli bir potansiyele sahiptir.
Mezopotamya'nın kalbi olan Urfa, Mezopotamya'ya ve Ortadoğu'ya açılan bir kapıdır ve sahip olduğu potansiyeli ile tarihte olduğu gibi bugün de stratejik önemini korumaktadır.
11 Nisan 1920'deki şanlı direnişinden dolayı Urfa'ya, 1984 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce "Şanlı" unvanı verilmiştir.
Şanlıurfa'nın Fiziki yapısı
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Şanlıurfa, doğuda Mardin, batıda Gaziantep, kuzeybatıda Adıyaman, kuzeydoğuda Diyarbakır illeriyle çevrilidir.
İl güneyinde 789 km'lik Türkiye-Suriye sınırı uzanır. Yüzölçümü 18.584 kilometre kare olup genelde bir ova görünümündeki il merkezinin rakımı 518 m'dir.
Şanlıurfa kontinental (kara) iklim özelliği gösterir. Yazları çok kurak ve sıcak, kışları bol yağışlı, nispeten ılıman geçmektedir. Şanlıurfa matematik konum itibariyle Ekvatora daha yakındır. Deniz etkisinden uzak bir bölgede bulunmaktadır. Bu nedenle Kontinental iklim özelliği ağır basmaktadır. Bu özellik sıcaklık ve yağış bakımından kendisini göstermektedir. İlimizde en yüksek sıcaklık 46.8 C (Temmuz); en düşük sıcaklık ise -12,4 (Şubat) olarak ölçülmüştür. Şanlıurfa'da en soğuk -12.4 C (Şubat) ölçülmüştür. Şanlıurfa'da yıllık ortalama yağış 462 mm olarak hesaplanmıştır. Yıllık ortalama sıcaklık 18.6 C, buharlaşma 2048 mm, rüzgar hızı 2.8 m/sn'dir. Karlı ve don olan günlerin sayısı oldukça azdır.
Dağlar
Şanlıurfa ili, konum itibarıyla Arap Platformu'nun kuzey bölümleri ile Güneydoğu Torosların orta kısmının güney etekleri üzerinde yer almaktadır. ilin kuzeyinde bulunan dağların yükseklikleri düşüktür. Dağlar arasında geniş ovalar yer alır. II'deki başlıca dağlar; Karacadağ (1938 m), Tektek (449 m), Susuz (801 m), Takur Tukur, Germuş (771 m), Nemrut (800 m), Şebeke (750 m) ve Arat (840 m) Dağlarıdır.
Akarsular
İlin en önemli akarsuyu Fırat Irmağı'dır. Diğer akarsulardan bazıları Cülap, Çeltik, Pınar, Pamuk, Zengeçur, Aslanlı, Karabağ, Bahçecik, Hamdun, Necarik, Titriş, Zadeli, Giresav, Halfeti, Pınarbaşı, Süleyman, Mizar, Bamyasuyu, Kehriz, Germuş, Açık Su, Halilürrahman, Direkli ve Mercihan olarak sayılabilir.
Şanlıurfa kenti içinde gölolarak nitelendirilen Halilürrahman ve Aynızeliha olmak üzere iki göl mevcuttur. Hz. ıbrahim'in ateşe düştüğü yerde oluşan bu iki göl şehir merkezinin güney batısında yeralmaktadır. Hz. ıbrahim'in düştüğü yer, Halil'ür Rahman Gölü'dür. Rivayete göre; Nemrut'un kızı Zeliha da ibrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atmış ve düştüğü yerde Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Bu göller içerisindeki balıklar kutsal sayıldığından yenilmemekte olup, dünyanın her tarafından gelen ziyaretçilerin uğrak yeri olmaktadır.
Ayrıca GAP Projesi ile yapay olarak oluşturulan Atatürk Baraj Gölü Türn en büyük baraj gölü olup, il sınırları içinde bulunmaktadır.
Ovalar
Şanlıurfa ili, genel olarak plato görünümünde olup başlıca ovaları şunlardır: Harran, Suruç, Viranşehir, Hilvan, Ceylanpınar, Bozova ve Siverek ovalarıdır.
Ekonomik Yapısı
Şanlıurfa ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma, enerjiye, turizm ve hayvancılığa dayanmaktadır. Atatürk Barajında yürütülen balıkçılık da Şanlıurfa ekonomisine katkıda bulunmaya başlamıştır.
Tekstil ve Gıda sektörünün toplam imalat sanayi içerisindeki payı 71 dolayındadır. Diğer Sektörlerin imalat sanayi içerisindeki payı ise ancak 29. İmalat sanayinin 32.82 Gıda sanayi, 38.06 Tekistil, 7.96 Metal Eşya ve Makina Sanayi, 0.78 Metal Sanayi, 8.16 Seramik, Cam ve Taş ürünleri Sanayi, 1.36 Kağıt Sanayi, 10.29 Kimya Sanayi ve 0,58 Ağaç, Mantar Sanayidir.
Tarım
Şanlıurfa'nın ekonomisinin büyük bir bölü tarıma dayalıdır. Türkiye deki toplam sulanabilen alanların 10 una tek başına sahip olan Şanlıurfa'da bu arazilerin şuan yüzde 30 sulanabilen arazilerdir. GAP'ın tamamlanmasıyla sulanacak 1,822 milyon hektar arazinin 50'si Şanlıurfa'da bulunmaktadır. GAP projesinin 2012 sonun da tamamlanması hedeflenmektedir.
Enerji
Atatürk Barajı hidroelektrik santrallerinde 2015 Yılı sonu itibariyle üretilen enerji miktarı 4.651.725.620 kWh. Yani Atatürk Barajı'nın, sadece elektrik anlamında Türkiye ekonomisine her yıl ortalama 2.2 milyar tl katkı sağlamaktadır. Bu arada Atatürk Barajı'ndaki türbinler enerji üretimi için tam kapasite çalıştırıldığında, 5 günde İstanbul'un yıllık su ihtiyacını karşılayabilecek suyu kullanıyor.
Sanayi
Şanlıurfa'da sanayinin ekonomiye katkısı tarıma dayalı sanayidir. Tarıma dayalı sanayi içerisinde hububat ve pamuk ağırlıklıdır. Tekistil sanayi ve bulgur fabrikaları ile un fabrikaları bulunmaktadır.
Turizm
Şanlıurfa'da, turizm de ekonomiye önemli ölçüde katkısı sağlıyor. Her yıl turist sayısı artan Şanlurfa'yı 2014 yılında 806.106 kişi ziyaret ederer en yüksek turist sayısına ulaşmıştır. 12 bin yıllık tarihi geçmişini tanıtmaktadır. Bu sayı her geçen gün artarak devam etmektedir.
Hayvancılık
Şanlıurfa ekonomisine hayvancılığında katkısı büyüktür. TÜİK 2015 verilerine göre Ülkemizdeki küçükbaş hayvanların 9,3'ü ve koyun varlığının 10,4'ü gibi önemli bir oranı Şanlıurfa'da bulunmaktadır.
Balıkçılık
Gıda Tarım ve Hayvancılık Şanlıurfa İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre Şanlıurfa'da, Atatürk Baraj Gölü tatlı su balıkçılığın yanı sıra 17 adet işletmede de alabalık yetiştiriciliği yapılıyor. Üretilen balıklar, il merkezi ve çevre illere satılıyor. 2015 yılında 7 milyon balık üretimiyle kapasite olarak son 10 yılın üstüne çıkılmışktır. Şanlıurfa kent merkezinde 7, Birecik'te 3, Viranşehir'de 3, Siverek'te 4, Bozova'da 1 ve Hilvan'da 1 adet olmak üzere toplam 19 noktada perakende su ürünleri satış yeri bulunuyor.Atatürk Barajı DSİ 15. Bölge Müdürlüğü su ürünleri üretim istasyonunda, yıllık ortalama 4 milyon balık yetiştiriliyor. 20 toprak ve 10 beton havuzdan oluşan istasyonda ''pullu sazan'' ve ''şabut'' türü balık üretimi yapılıyor.
Nüfus yapısı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Şanlıurfa'nın 2015 nüfusu 1.892.320 kişi. Şanlıurfa kent merkezinin nüfusu 865 bin 769. Şanlıurfa kent merkezinde 435.99 erkek bulunurken, 429.779 kadın mevcut. Şanlıurfa nüfusunun yüzde 70'ni 0 ile 29 yaş oluşturmaktadır.
Şanlıurfa ili nüfusunun 55,14ü şehirde, 44,86sı köylerde yaşamaktadır. Şanlıurfa ilinin yüzölçümü 19.451 km² olup, km²'ye il genelinde yaklaşık 97 kişi düşmektedir. Şanlıurfa'nın 13 ilçesi bulunmaktadır. Şanlıurfa ili ve ilçelerine bağlı 14 belediye ve mezralarla birlikte 1160 köy mevcuttur.
Birçok ilkin Urfa'da başladığı bilimsel olarak kanıtlamıştır. Balıklıgöl'ün yanı başındaki arkeolojik kazılarda ortaya çıkan ve Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen "11.500 yıllık Dünyanın En Eski Heykeli"; şehir merkezine 17 km mesafedeki, yüzyılımızın en önemli arkeolojik keşfi olarak tanımlanan "11 500 yıllık Dünyanın En Eski Tapınağı"; ilk buğday ve mercimeğin vatanı, figürlerin taşa kazınıp daha sonra tuvale aktarılması ile bir sanat dalı haline gelen resim ve mimarlık tarihinin başlangıcı, dünyada ilk defa hayvanların evcilleştirildiği yer olarak kabul edilen Göbeklitepe ve Göbeklitepe ile aynı döneme ait keşfedilmeyi bekleyen birçok sit alanı, başka örneği olmayan, sadece Urfa'ya ait özgün arkeolojik varlıklardır.
Tespit edilen taşınmaz kültür varlıkları kapsamındaki eser sayısı ile Türkiye'nin ilk üç-dört şehri arasında gösterilen Urfa, "dünyada en çok arkeolojik kazı yapılması gereken yer" niteliğini hala korumaktadır. Urfa taşı ile yapılmış han, hamam, çeşme, cami, minare, kilise, manastır, konak ev, sokak, kabaltılarda özgün geleneksel mimaride, taş süsleme sanatının en güzel örneklerinin uygulandığı Urfa, adeta açık hava müzesidir. Bu özelliğinden dolayıdır ki "Müze Şehir Urfa" olarak da anılır.
Urfa, ilkel dinlerden, çok tanrılı ve tek tanrılı dinlere ait inançların ve bu inançlarla bağlantılı kültürlerin yüzyıllarca yoğrulduğu, kaynaştığı tarihi bir kent olarak kültür ve inanç turizminde birçok peygamberi bağrından çıkarmış; birçok peygamberin uğrak yeri olmuş ve ev sahipliği yapmış, dünyanın en önemli şehirlerinden biridir. Urfa, enbiyası, evliyası, ereni, ermişi ile gönül sultanlarının mekânıdır. Urfa, Dergah Caminde asırlardır yapılan zikir ile önemli bir merkezdir.
Yazılı ve sözlü kaynaklardan aktarılan bilgilere göre Hz. Adem, eşi Hz. Havva ile birlikte hayatının bir evresinde gelip bu bölgede yerleşmiş ve ilk buğdayı Harran ovasında ekerek çiftçilik tarihini buradan başlatmıştır. Bundan dolayı Urfa, buğdaygillerin ve baklagillerin gen merkezidir. Ünlü tarihçi Ebul Farac'a göre Urfa, Nûh tufanından sonra kurulan ilk şehirlerden biridir. Hazreti İbrahim Urfa'da doğmuş. İbrahim Peygamber'in oğlu İshak, baba vasiyetine istinaden Harran'a gelip evlenmiştir. Hz. Yakup, kardeşi İys'in gazabından kaçarak Harran'a gelmiş, Harran'da dayısı kızıyla evlenmiş ve 15 yıl kadar Harran'da çobanlık yapmış, oğlu Hz. Yusuf henüz iki yaşında iken ailesi ile Kenan eline göç etmiştir.
Museviler açısından Urfa, Hz. İbrahim, Hz.Yakup ve Hz. Musa'nın yaşadığı topraklar olması dolayısıyla Arz-ı Mevdut yani Hz. İbrahim'den dolayı vaat edilmiş topraklar içersinde kalan en önemli merkezlerden biridir. Hıristiyanlar açısından Urfa, Hz. İsa'nın kutsadığı bir şehirdir. En kıymetli emanet olan "Kutsal Mendil ve Kefen" Urfa'ya aittir. Bu kıymetli eser İtalya'nın Torino müzesinde "Urfa'ya ait Kutsal Kefen" adiyla sergilenmektedir.
Müslümanlar açısından Urfa, İbrahimî ve Eyyubî bir şehirdir. Hz. İbrahim'in soyundan olan Hz. Eyyub Şam diyarından gelerek Eyyubnebi Beldesi'ne yerleşmiş, bu bölgede sabrın sultanı olmuş, vefatının akabinde bu beldeye defnedilmiştir. Hz. Eyyub'u görmeye gelen Hz. Elyasa, onu göremeden vefat etmiş ve Eyyubnebi beldesine defnedilmiştir. Eyyub'un sabrını miras alan bu şehir, Şuayp Antik Şehri'yle, Mısır'da bir Kıpti'yi öldürüp kaçan Hz. Musa'nın sığınma yeri olmuştur. Hz. Musa, Şuayb peygamberin yanında kalarak çobanlık etmiş ve buradan Tur Dağına çıkmıştır. Hz. İsa bu şehri kutsamış, önem verdiği bu şehre havarilerinden Aday'ı göndererek, Hıristiyanlık'ın bu bölgede yayılmasını sağlamıştır. İnanç önderlerini bağrından çıkaran Urfa, peygamberlere izafe edilen makamları ile tarih boyunca "Peygamberler Şehri" veya "Peygamberler Diyarı" adıyla da anılmaktadır.
Urfa merkeze 44 km. mesafede olan ve son arkeolojik araştırmalarda MÖ.7000 yılına ait bulgular veren tarihi Harran şehri, üç semavi dinin de kabul ettiği Hz. İbrahim'in ata yurdudur. Harran, tarihi süreç içerisinde Mezopotamya'nın ve Önasya'nın en önemli Sin Tapınağı Elhulhul ile Babiller'e, Asurlular'a ve Emeviler'e başkentlik etmiştir. Höyüğü, üniversitesi, camisi, konik kümbet evleri, 3 katlı kalesi ve şehri çevreleyen içinde burçları ve gözetleme kuleleri olan yaklaşık 4 km.lik şehir suru ile geçmişten günümüze ayakta kalan en önemli kültür varlıklarıdır. Tarihi Harran şehri, bağrında taşıdığı kültür varlıklarının yanı sıra tarihte üstlendiği misyonu ile din, kültür, sanat, edebiyat, felsefe, astroloji gibi alanlarda önemli bir merkez olmuştur. Harran'da yetişen âlimlerin, eserleri ve çevirileri, Avrupa medeniyetinin oluşmasında önemli katkılar sağlamıştır. Bu bağlamda Harran, Mezopotamya'nın ve Anadolu'nun Endülüs'üdür. Atomun parçalanabileceği fikrini ilk defa fizikçi Cabir bin Hayyan Harran'da ortaya atmıştır. Cebir ilmi Harran'dan dünyaya yayılmıştır. Harran şehri, girişindeki Şeyh Hayat El-Harrani Türbesi, Hz. Yakub Kuyusu ve çıkışındaki İmam Bakır Türbesi ile var olan kültürel mirasa artı değerler katmaktadır. Bu yüzdendir ki Harran "Dünya Kültür Mirası"na girmesi gereken çok önemli bir kenttir. Güneş'i, Ay'ı ve yıldızları başınızın üstünde hissedebileceğiniz egzotik bir şehirdir.
Harran-Eyyubnebi Turizm yolu güzergâhı üzerindeki Hanel Barur Kervansarayı, Bazda Mağaraları, Çoban Mağaraları; Güneydoğu'nun Efes'i olarak tanımlanan ve ismini Şuayb peygamberden alan Şuayb Antik Şehri; yıldız, ay, güneş ve gezegenlere tapınmanın yaşandığı önemli bir kültür merkezi olan Soğmatar Antik Şehri, SoğmataAntik Şehri'ndeki Hz. Musa Kuyusu ve güzergâhın devamındaki Çimdin Kale, Kızlar Sarayı ile Hz. Eyyub peygamberi, eşi Hz. Rahme'yi ve Hz. Elyesa peygamberi bağrında saklayan Eyyub Nebi beldesi, Harran havzasının en önemli turistik yerlerdir.
Urfa, MS.2.yy. ile 5.yy arasında Yahudi, Hıristiyan, Müslüman ve Sabii âlimlerin ders verdiği Urfa Akademisi ve MS.6.yy. le 13.yy. arasında önemli bir ilim ve bilim merkezi olan Harran Okulu ile dünyaya nam salmıştır. Batı medeniyetinin oluşumunda Latince ve Süryanice'den Arapça'ya yaptığı çevirilerle önemli katkı sağlayan Harran, Süryani dili, yazısı ve edebiyatının doğduğu şehirdir. Sahip olduğu bu zengin kültür mirasından dolayı "Kültür Şehri Urfa" olarak da anılır.
Urfa merkezdeki Halil'ür-Rahman Gölü'nün yanı başındaki Edessa Kenti'nin tamamında erken Roma dönemine ait mağara mezarlar, bu mağaralarda kayaya oyulmuş Süryanice ve Grekçe yazılar, rölyef ve mozaikler bulunmaktadır. MÖ. 3400 yılına ait dünyanın en eski mozaiği Siverek ilçesine bağlı Hasek Höyük'te bulunmuş ve arkeoloji literatürüne girmiştir. Bundan dolayı mozaik tarihi de Urfa'dan başlar. Urfa il genelinde, bir müzeye sığmayacak kadar keşfedilmeyi bekleyen mozaik vardır. Bu antik kent sınırları içerisinde, halk türkülerimizde de adı geçen ortasından Daysan Deresi'nin geçtiği, Halil'ür-Rahman Gölü ve Urfa Kale'siyle buluşan Haleplibahçe'de, yapılan arkeolojik kazılarda on üç odalık bir saray, sarayın içindeki odaların tamamında taban mozaikleri, Daysan Deresi'ne nazır, karşılıklı yapılmış villalar, bu villaların tabanında taban mozaikleri ve hemen yanı başında da yerden ısıtmalı bir hamam ortaya çıkarıldı.. MS. 5.yy'a ait olduğu tahmin edilen Haleplibahçe mozaiklerinde yer alan dört amazon kraliçesinin av sahnesi mozaiği "Savaşçı Amazon Kraliçelerinin, Mozaiğe Resmedilmiş Dünyadaki İlk Örneğidir". Edessa Sarayı taban mozaiklerinde binanın koruyucu tanrısı KTICIC; Troya savaşının ölümsüz kahramanı Aşil; Aşili eğiten mitolojide at adam olarak bilinen KENTEOR KHİRİON; Aşil'in annesi deniz tanrıçası THETİS; Truva atı fikrini ortaya koyarak, Troya'nın fethedilmesini sağlayan efsanevi kahraman ODYESSEUS'un tasvirlerine yer verilmesi, 1 m2'sinde 5000 adet 1 ile 5 mm2 ebadında taş kullanılması, ince ve usta işçiliği, sanat özellikleri ve temalarıyla imparatorluk sanatına eşdeğer olarak görülen dünyanın en kıymetli mozaikleri olarak tanımlandı.
Hava Limanı ve Türkiye'nin en verimli toprağı ile Tarım ve Sanayi Şehri olan Urfa, Karacadağ Kayak Merkezi ile "Kış Turizmi", Karaali Kaplıcaları ile "Termal Turizmi", Karacadağ ve Tek Tek Dağları'ndaki özgün, zengin bitki örtüsü ve hayvanları ile "Doğa-Yayla ve Av Turizmi"; Atatürk Barajı ve Halfeti İlçesi ile "Su Sporları Turizmi", baraj suyunun tutulması dolayısıyla yeni oluşan ve oldukça geniş bir alanı kaplayan Fırat suyuyla buluşan sahil şeritleri ile "Göl ve Sahil Turizmi"; Urfa'ya özgü kelaynak, keklik ve güvercinleri ile "Ornitoloji Turizmi"; geleneksel el sanatları, mutfak zenginliği ve damak lezzeti, dünyaya nam salmış musiki ustaları, yaşanan ve yaşatılan otantik ve mistik yapısıyla "Kültür ve Folklor Turizmi" gibi turizm çeşitliliğinde önemli bir potansiyele sahiptir.
Mezopotamya'nın kalbi olan Urfa, Mezopotamya'ya ve Ortadoğu'ya açılan bir kapıdır ve sahip olduğu potansiyeli ile tarihte olduğu gibi bugün de stratejik önemini korumaktadır.
11 Nisan 1920'deki şanlı direnişinden dolayı Urfa'ya, 1984 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce "Şanlı" unvanı verilmiştir.
Şanlıurfa'nın Fiziki yapısı
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Şanlıurfa, doğuda Mardin, batıda Gaziantep, kuzeybatıda Adıyaman, kuzeydoğuda Diyarbakır illeriyle çevrilidir.
İl güneyinde 789 km'lik Türkiye-Suriye sınırı uzanır. Yüzölçümü 18.584 kilometre kare olup genelde bir ova görünümündeki il merkezinin rakımı 518 m'dir.
Şanlıurfa kontinental (kara) iklim özelliği gösterir. Yazları çok kurak ve sıcak, kışları bol yağışlı, nispeten ılıman geçmektedir. Şanlıurfa matematik konum itibariyle Ekvatora daha yakındır. Deniz etkisinden uzak bir bölgede bulunmaktadır. Bu nedenle Kontinental iklim özelliği ağır basmaktadır. Bu özellik sıcaklık ve yağış bakımından kendisini göstermektedir. İlimizde en yüksek sıcaklık 46.8 C (Temmuz); en düşük sıcaklık ise -12,4 (Şubat) olarak ölçülmüştür. Şanlıurfa'da en soğuk -12.4 C (Şubat) ölçülmüştür. Şanlıurfa'da yıllık ortalama yağış 462 mm olarak hesaplanmıştır. Yıllık ortalama sıcaklık 18.6 C, buharlaşma 2048 mm, rüzgar hızı 2.8 m/sn'dir. Karlı ve don olan günlerin sayısı oldukça azdır.
Dağlar
Şanlıurfa ili, konum itibarıyla Arap Platformu'nun kuzey bölümleri ile Güneydoğu Torosların orta kısmının güney etekleri üzerinde yer almaktadır. ilin kuzeyinde bulunan dağların yükseklikleri düşüktür. Dağlar arasında geniş ovalar yer alır. II'deki başlıca dağlar; Karacadağ (1938 m), Tektek (449 m), Susuz (801 m), Takur Tukur, Germuş (771 m), Nemrut (800 m), Şebeke (750 m) ve Arat (840 m) Dağlarıdır.
Akarsular
İlin en önemli akarsuyu Fırat Irmağı'dır. Diğer akarsulardan bazıları Cülap, Çeltik, Pınar, Pamuk, Zengeçur, Aslanlı, Karabağ, Bahçecik, Hamdun, Necarik, Titriş, Zadeli, Giresav, Halfeti, Pınarbaşı, Süleyman, Mizar, Bamyasuyu, Kehriz, Germuş, Açık Su, Halilürrahman, Direkli ve Mercihan olarak sayılabilir.
Şanlıurfa kenti içinde gölolarak nitelendirilen Halilürrahman ve Aynızeliha olmak üzere iki göl mevcuttur. Hz. ıbrahim'in ateşe düştüğü yerde oluşan bu iki göl şehir merkezinin güney batısında yeralmaktadır. Hz. ıbrahim'in düştüğü yer, Halil'ür Rahman Gölü'dür. Rivayete göre; Nemrut'un kızı Zeliha da ibrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atmış ve düştüğü yerde Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Bu göller içerisindeki balıklar kutsal sayıldığından yenilmemekte olup, dünyanın her tarafından gelen ziyaretçilerin uğrak yeri olmaktadır.
Ayrıca GAP Projesi ile yapay olarak oluşturulan Atatürk Baraj Gölü Türn en büyük baraj gölü olup, il sınırları içinde bulunmaktadır.
Ovalar
Şanlıurfa ili, genel olarak plato görünümünde olup başlıca ovaları şunlardır: Harran, Suruç, Viranşehir, Hilvan, Ceylanpınar, Bozova ve Siverek ovalarıdır.
Ekonomik Yapısı
Şanlıurfa ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma, enerjiye, turizm ve hayvancılığa dayanmaktadır. Atatürk Barajında yürütülen balıkçılık da Şanlıurfa ekonomisine katkıda bulunmaya başlamıştır.
Tekstil ve Gıda sektörünün toplam imalat sanayi içerisindeki payı 71 dolayındadır. Diğer Sektörlerin imalat sanayi içerisindeki payı ise ancak 29. İmalat sanayinin 32.82 Gıda sanayi, 38.06 Tekistil, 7.96 Metal Eşya ve Makina Sanayi, 0.78 Metal Sanayi, 8.16 Seramik, Cam ve Taş ürünleri Sanayi, 1.36 Kağıt Sanayi, 10.29 Kimya Sanayi ve 0,58 Ağaç, Mantar Sanayidir.
Tarım
Şanlıurfa'nın ekonomisinin büyük bir bölü tarıma dayalıdır. Türkiye deki toplam sulanabilen alanların 10 una tek başına sahip olan Şanlıurfa'da bu arazilerin şuan yüzde 30 sulanabilen arazilerdir. GAP'ın tamamlanmasıyla sulanacak 1,822 milyon hektar arazinin 50'si Şanlıurfa'da bulunmaktadır. GAP projesinin 2012 sonun da tamamlanması hedeflenmektedir.
Enerji
Atatürk Barajı hidroelektrik santrallerinde 2015 Yılı sonu itibariyle üretilen enerji miktarı 4.651.725.620 kWh. Yani Atatürk Barajı'nın, sadece elektrik anlamında Türkiye ekonomisine her yıl ortalama 2.2 milyar tl katkı sağlamaktadır. Bu arada Atatürk Barajı'ndaki türbinler enerji üretimi için tam kapasite çalıştırıldığında, 5 günde İstanbul'un yıllık su ihtiyacını karşılayabilecek suyu kullanıyor.
Sanayi
Şanlıurfa'da sanayinin ekonomiye katkısı tarıma dayalı sanayidir. Tarıma dayalı sanayi içerisinde hububat ve pamuk ağırlıklıdır. Tekistil sanayi ve bulgur fabrikaları ile un fabrikaları bulunmaktadır.
Turizm
Şanlıurfa'da, turizm de ekonomiye önemli ölçüde katkısı sağlıyor. Her yıl turist sayısı artan Şanlurfa'yı 2014 yılında 806.106 kişi ziyaret ederer en yüksek turist sayısına ulaşmıştır. 12 bin yıllık tarihi geçmişini tanıtmaktadır. Bu sayı her geçen gün artarak devam etmektedir.
Hayvancılık
Şanlıurfa ekonomisine hayvancılığında katkısı büyüktür. TÜİK 2015 verilerine göre Ülkemizdeki küçükbaş hayvanların 9,3'ü ve koyun varlığının 10,4'ü gibi önemli bir oranı Şanlıurfa'da bulunmaktadır.
Balıkçılık
Gıda Tarım ve Hayvancılık Şanlıurfa İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre Şanlıurfa'da, Atatürk Baraj Gölü tatlı su balıkçılığın yanı sıra 17 adet işletmede de alabalık yetiştiriciliği yapılıyor. Üretilen balıklar, il merkezi ve çevre illere satılıyor. 2015 yılında 7 milyon balık üretimiyle kapasite olarak son 10 yılın üstüne çıkılmışktır. Şanlıurfa kent merkezinde 7, Birecik'te 3, Viranşehir'de 3, Siverek'te 4, Bozova'da 1 ve Hilvan'da 1 adet olmak üzere toplam 19 noktada perakende su ürünleri satış yeri bulunuyor.Atatürk Barajı DSİ 15. Bölge Müdürlüğü su ürünleri üretim istasyonunda, yıllık ortalama 4 milyon balık yetiştiriliyor. 20 toprak ve 10 beton havuzdan oluşan istasyonda ''pullu sazan'' ve ''şabut'' türü balık üretimi yapılıyor.
Nüfus yapısı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Şanlıurfa'nın 2015 nüfusu 1.892.320 kişi. Şanlıurfa kent merkezinin nüfusu 865 bin 769. Şanlıurfa kent merkezinde 435.99 erkek bulunurken, 429.779 kadın mevcut. Şanlıurfa nüfusunun yüzde 70'ni 0 ile 29 yaş oluşturmaktadır.
Şanlıurfa ili nüfusunun 55,14ü şehirde, 44,86sı köylerde yaşamaktadır. Şanlıurfa ilinin yüzölçümü 19.451 km² olup, km²'ye il genelinde yaklaşık 97 kişi düşmektedir. Şanlıurfa'nın 13 ilçesi bulunmaktadır. Şanlıurfa ili ve ilçelerine bağlı 14 belediye ve mezralarla birlikte 1160 köy mevcuttur.